Mısır'da, Geçen ay idam cezasına çarptırılan 528 kişinin ardından, darbe karşıtı oldukları gerekçesiyle 683 kişi hakkında idam kararı verilmesi, Uşak’ta protesto edildi. “Uşak Mısır Dayanışma Platformu” yaptığı basın açıklamasında, “Mısır’da 683 kişi hakkında idam cezasının verilmesinin ‘kabul edilemez’ olduğunu vurgulayarak idam kararlarına tepki gösterildi.

Uşak’ta 28 sivil toplum örgütü tarafından oluşturulan, “Uşak Mısır Dayanışma Paltformu” Mısır’da, “Darbe karşıtı oldukları gerekçesiyle 683 kişi hakkında idam kararı verilmesi” basın açıklamasıyla protesto edildi. Tiritoğlu Parkı’nda akşam saatlerinde ve yağmur altında yapılan basın açıklamasına yaklaşık 50 kişi katıldı. “Mısır’daki mahkemelerin çok kötü bir tiyatro olduğuna” vurgu yapıldı.
Genç Memur-Sen Uşak İl Temsilcisi tarafından okunan bildiride şu ifadelere yer verildi:

“BATI SİSİ KUKLASINI MISIR’IN BAŞINA DİKTİ”
Emperyalist devletlerin ve işbirlikçi diktatör yönetimlerin İslam coğrafyasında yüzyıldır estirdikleri teröre, haksızlıklara, yaptıkları soyguna “Artık yeter!” diyerek kendini yakan Muhammed Buazizi’nin yaktığı adalet ve özgürlük meşalesi bütün Ortadoğu, İslam dünyası ve mazlum milletleri yeniden aydınlattı. İslam dünyası yeni bir silkiniş hareketi başlattı.
İslam coğrafyasındaki halklar zincirlerini kırarak özgürce yaşamak için ağır bedeller ödediler, ödemeye devam ediyorlar. Tunus’ta, Libya’da, Suriye’de ve Mısır’da sivil bir direniş ortaya koyan Müslüman halkların talebi ülkelerinin adalet ve özgürlükle yönetilmesiydi.

Mısır halkının bu doğrultuda başlattığı sivil direniş sonuç vermiş ve Firavun Hüsnü Mübarek yıkılmıştı. Fakat Batılı sömürgeci ülkeler ve koltuklarını kaybetmekten korkan bölgedeki işbirlikçi diktatörler el ele vererek Mısır halkının umudu olan seçilmiş Devlet Başkanı Mursi’yi ve Mısır’ın özgür insanlarını cezalandırmaya karar verdiler. Batı’nın “darbe” dahi diyemediği, Mısır halkının hak gaspı karşısında sözüm ona demokratlar, özgürlükçüler yalnızca seyrettiler ve üç maymunu oynadılar. İçten içe sevindiler. Kendi putlarını tek tek yiyen Batılılar Sisi kuklasını Mısır halkının başına diktatör olarak diktiler.

“İDAM EDİLEN MISIR HALKININ İRADESİDİR”
Darbe karşıtlarının sivil eylem alanı olan Rabiatü’l Adeviye’de öldürerek bitiremedikleri Esma’ları, üniversiteli gençleri ve Mısır’ın duyarlı insanlarını önce zindanlara doldurdular. Şimdi de çok kötü bir tiyatroyu hatırlatan sahte mahkemelerle Mısır’ın özgür iradesini idam etmek istiyorlar.
Darbe karşıtı sivil eylemcilerin yargılandığı davada, Mısır cuntasının yerel mahkemesi 529 kişiye idam cezası verdi. Sadece iki celse yapılan ve ikinci celsede 20 dakika süren duruşmada 529 kişi için verilen idam kararı, insanlık tarihinin kanlı ve acımasız manzaralarından daha korkunçtur. 529 kişi için değil idam kararı vermek, 20 dakikada 529 insanı rahat ve anlaşılacak bir telaffuzla isim isim sayamak bile mümkün değildir. Hukukun en temel prensiplerinden olan “savunma hakkı”nın kullanılmasına bile izin verilmeyen, fütursuzca ve özensiz bir karar ortaya çıkmıştır.

Darbe karşıtlarını dünyanın gözleri önünde camilerin içinde katleden Mısır cuntası, binlerce kişinin öldürüldüğü bu katliamlardan sağ kurtulanları da böyle bir idam kararı ile cezalandırmakta, adalet ve özgürlük taleplerini haykıranlara adeta gözdağı vermektedir.
Mısır’daki son yargı tiyatrosu, ülkede yaşananları ve onun hem bölgesel hem de küresel destekçilerini bir kez daha ifşa etmiştir. En hafifinden Türkiye’de peş peşe yaşanan gelişmelere ya da Twitter’ın kapatılmasına gösterdiği sertlikte Mısır’daki idamlara eleştiri getirmesi beklenen Batılı ülkeler, iki yüzlü yaklaşımları ile bir kez daha sınıfta kalmıştır. Demokratik değerler üzerine inşa edildiği iddiasındaki Batı, Mısır’da darbe olduğunda ses çıkarmadığı gibi, üstelik darbecilere siyasi ve ekonomik kredi açmış, Müslümanlar söz konusu olduğunda demokratik değerleri çiğneyebileceğini göstermiştir.

Mısır halkı ne yazık ki tüm katliam, yaralama, yasadışı baskı ve sindirmelere karşı yalnız bırakılmıştır. Mısır cuntasına sahip çıkan Batılı ve bazı Arap ülkelerinin tutumu cuntayı cesaretlendirmiştir. Son karar, bu açıdan darbecilere verilen siyasi kredinin sonuçlarıdır.
Bütün bu olan bitenlerden başta, Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, ABD, Rusya ve Avrupa Birliği sorumludur. Ayrıca bu zulme ve haksızlığa karşı duyarsız kalan, ses vermeyen, çığlık olmayan, görmezlikten gelen tüm insanlık da sorumludur.
Darbe yönetimi, idam kararlarıyla bir korku ortamı oluşturup Mısır halkının iradesini bastırmaya çalışıyor. Mısır’da darbe karşıtı herkes hedefte ama asıl hedefleri emperyalist statükoya boyun eğmeyen Müslüman Kardeşler’dir. Mısır'da darbeyi destekleyenler bu statükonun değişmesini istemiyorlar.

“MISIR HALKININ ÇIĞLIĞIYIZ”
Batılı demokratlar, hümanistler yalnızca seyrediyorlar. İnanan, düşünen, özgürlüğe sevdalı olan, insanım diyen herkesi Mısırdaki zulme sessiz kalmamaya ve bu zulüm karşısında duyarlı olmaya, çığlık olmaya davet ediyoruz.
Türkiye halkı bu türden uygulamaları en acı şekilde yaşamış olan bir halktır. Bizler bu manzaraları 1925’te yürürlüğe konulan Takrir-i Sükun Kanunu’ndan ve İstiklal Mahkemelerinden çok iyi tanıyoruz. Ümmet olarak ilk kez yaşamıyoruz bu acıyı. Bu vesileyle İstiklal Mahkemelerinde sorgusuz sualsiz binlerce idam edilen insanımızı da bir kez daha hatırlatıyor, Mısır’da devreye konulmak istenen Takrir-i Sükunları ve İstiklal Mahkemelerini telin ediyoruz.

Dünyanın neresinde olursa olsun, her dinden ve her ırktan insanın canını kutsal sayan bizler, Mısır’daki 529 masum insanın idam kararını ve buna sessiz durmanın ötesinde destek veren tüm darbecileri lanetliyoruz.
Özgürlük ve adalet yalnız bizim değil; bütün insanlığın hakkıdır.
“Zalimler pek yakında nasıl bir inkılâpla yıkılacaklarını göreceklerdir.” (Şuara 227)”