Son yağmurlar Uşak'a ve çevresine nefes aldırdı
Son yağmurlar Uşak'a ve çevresine nefes aldırdı
İçeriği Görüntüle

Uşak, Kütahya, Manisa ve Eskişehir illerini kapsayan geniş bir coğrafyada yaşamın kaynağı olarak kabul edilen, Ege Bölgesi’nin en önemli su havzalarından biri konumundaki Murat Dağı’nda yapılması planlanan altın ve gümüş madeni projesine ilişkin hazırlanan bilirkişi raporu, çevreciler ile bölge halkının uzun süredir sürdürdüğü haklı mücadeleyi destekler nitelikte sonuçlandı. Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda, Anadolu Export Madencilik Sanayi Anonim Şirketi’nin “ÇED Olumsuz” kararının iptali amacıyla açtığı davaya ilişkin olarak, Murat Dağı’nın doğal yapısı, turistik potansiyeli ve ekosistemiyle birlikte değerlendirildiğinde, planlanan maden faaliyetinin bölgenin doğasına ve canlı yaşamına geri dönüşü olmayan zararlar vereceği yönünde tespitlerde bulunuldu. Raporda yer alan bulguların ardından açıklama yapan Murat Dağı Yok Olmasın Platformu Sözcüsü Funda Öz Akcura, bilirkişi heyetinin değerlendirmesinin, uzun süredir dile getirdikleri çevresel kaygıları bilimsel olarak da doğruladığını belirterek, bölgede kurulmak istenen madenin su kaynaklarına, yaban hayatına ve turizme vuracağı darbenin artık resmi olarak da ortaya konduğunu söyledi. Akcura, Murat Dağı’nın sadece su kaynakları açısından değil, aynı zamanda barındırdığı biyolojik çeşitlilik, turizm değerleri ve ekolojik dengesiyle de maden yatırımı için uygun görülmediğini vurgulayarak, “Bu rapor, Murat Dağı’ndaki haklı direnişimizin bir kez daha tescillenmesi anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI HER HANGİ BİR GÖRÜŞ ORTAYA KOYMADI

Bilirkişi raporunda, Murat Dağı’nın yalnızca doğal bir su kaynağı değil, aynı zamanda yürüyüş parkurları, termal kaynakları, orman alanları ve karavan turizmine elverişli yapısıyla çok yönlü bir turizm destinasyonu olduğu vurgulandı. Buna rağmen, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu derece kapsamlı çevresel ve turistik değerlendirmelerin yapıldığı bir süreçte herhangi bir görüş bildirmemesi dikkat çekti. Raporda, “Muratdağı Termal Turizm Merkezi sınırları içerisinde kalan alanda madencilik faaliyetlerinin yürütülmesinin Bakanlık tarafından uygun görülmediği anlaşılmakta, ancak ÇED alanı hakkında herhangi bir görüş verilmemiştir” ifadeleriyle bu sessizlik kayıt altına alındı. Ayrıca raporda, bölgede maden çalışmalarıyla birlikte artacak ağır araç trafiğinin toz ve gürültü kirliliği yaratacağı, bunun da bölgenin turizm potansiyeline doğrudan zarar vereceği açıkça belirtildi.

YABAN HAYATI VE TURİZM FAALİYETLERİNE VURGU YAPILDI

Raporda en dikkat çekici bulgulardan biri, altın madeni faaliyetinin Murat Dağı’ndaki yaban hayatı ve doğal ekosistem üzerinde yaratacağı yıkıcı etkiye ilişkin oldu. Bilirkişi heyeti, maden projesinin yalnızca faaliyet alanında değil, çevresindeki tüm doğal dokuda kalıcı tahribat oluşturacağını, ekosistem bütünlüğünü bozarak habitat kaybı ve parçalanması yaratacağını belirtti. Doğal yapısı henüz değişmemiş veya çok az müdahale görmüş alanların yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı, biyolojik çeşitliliğin azalacağı ve bölgenin genetik rezervinin ciddi biçimde zarar göreceği kaydedildi. Ayrıca, proje alanı ve çevresindeki omurgasız hayvan faunasının tam olarak belirlenmemiş olmasının önemli bir eksiklik olduğuna dikkat çekilerek, yapılan sınırlı tespitlerde bile 8 türün “VU” (Hassas) ve 12 türün “NT” (Tehdide Yakın) kategorisinde bulunduğu ve bu türlerin su yüzeylerinde ya da suya bağımlı alanlarda yaşadıkları için projeden doğrudan olumsuz etkilenecekleri vurgulandı. Raporun kamuoyuna yansımasının ardından yeniden açıklama yapan Platform Sözcüsü Funda Öz Akcura, bilirkişi raporunun Murat Dağı’nın doğal ve ormanlık yapısının korunması açısından son derece önemli tespitler içerdiğini ifade etti. Akcura, “Yıllardır sürdürdüğümüz bu mücadele, yalnızca Murat Dağı’nın değil, bölge halkının yaşam alanlarının da savunulması anlamına geliyordu. Nihayet bilimsel bir raporla da bu haklı duruşumuzun doğruluğu bir kez daha ortaya kondu” diyerek, bölgenin su kaynaklarının, orman dokusunun, turizm değerlerinin ve yaban hayatının korunması adına verilen mücadelenin meyvesini verdiğini belirtti. “Bugün yaşadığımız su kıtlığı ortamında, doğanın ve ekosistemin korunmasının ne kadar hayati olduğu artık herkes tarafından daha net görülüyor. Murat Dağı’nın geleceği için elini taşın altına koyan herkese sonsuz teşekkür borçluyuz” ifadelerini kullandı.