Gündem

UŞAK'TA EŞKİYALAR 2'YE AYRILIR: İYİLER VE KÖTÜLER!

UŞAK'TA EŞKİYALAR 2'YE AYRILIR: İYİLER VE KÖTÜLER!

Abone Ol
 KOYUNBEYLİ ALİ EFE

K.K.:Niyazi Ayaz (Merhum)Ali Efe'nin yeğeni

KOYUNBEY KÖYÜ:Uşak Merkez'e bağlı 17 km mesafede olup,yakın tarihlerde;Koyuncu(Koyunlu)yörükleri tarafından kurulmuş,yörük obalarından kopan ailelerin biraraya gelerek harmanlandığı;halis muhlis bir yörük Türkmen köyüdür.Uşak köyleri içerisinde en çok çalışan üreten birinci köydür.Arazileri alçak düz ova görünümünde,kıraç ve kuru tarım yapmaya elverişilidir.İnsanları sıcak ve alçakgönüllüdür.

                      DELALLERİN OĞLU ALİ

Delaller Emirdağ çevresinden gelip,yerleşmişlerdir.Asılları Toros yörüklerindendir.Önceleri Bozkır çevresinde iken;aileler birbirlerinden koparak bir kısmı Akdeniz sahillerine inerlerken;bir kısmı da Afyon ili Emirdağ çevresine çıkmışlardır.Daha sonra da Uşak kazası Koyunbeyli köyüne yerleşmişlerdir.Delallerden,Akbaş'ın 1890'ların ortasında bir oğlu olmuştur.Kök adı olarak Ali adını vermişlerdir.Ali oğlanı ailesi yörük geleneklerine uygun yetiştirdiler.Büyüğünü küçüğünü bilir.İyi güreşir,iyi ata binerdi.15 yaşında iken yaşıtlarının içinde Ali'nin bileğini bükecek yoktu.Köyde çok sevildiği için Dellan (deli dolu)deniyordu.Uzun boylu,mavi gözlü,sarışın idi.

KOCA ÇEŞMENİN YANINDAKİ BOŞ ARAZİ

Köyün doğusunda;Kepez-Koca çeşme mevkii vardır.Koca çeşmenin yanındaki köye ait boş araziyi Kör İbrahim diye biri sürmüştür.Muhtar Koca Fahri sürme demiş,araya girip anlaşmışlar,fakat bazıları muhtarı kışkırtmış,mahkemeye verdirtmişlerdir.Köyün imamı Zırtalı'nın güzel bir kızı vardır.Ali'yi kız seni seviyor diye başta Kır Ümmet olmak üzere doldurmaktadırlar.Bunların hiç aslı yoktur.Kızın haberi bile yoktur.Ali buna aldanarak kızı kaçırır.Kız "ben seni sevmiyorum"dediğinde Ali işletildiğini anlar.Kız madem beni sevmiyorsun,geri  götürürüm seni "der.Kızı aldığı yere geri götürür. K.K.:Hacı Mustafa Ali Kartay-Tataroğullarından(1942)

Birileri Kırkalı imamın yakınlarını bulup,olayı anlattı,kışkırtarak,köyün ortasında Ali'yi tartakladılar.Olayın olduğu günün ertesi sabah,Kır Ümmet ve beraberindeki iki kişi karakola şikayete gittiler.

KARAKOL SUSUZÖREN KÖYÜNDE İDİ

O yıllarda karakol Susuzören köyünde idi.Kır Ümmet ve yanındakiler Ali'yi karakola şikayet etmişlerdi.Makasatları korkutup sindirmekti.Karakol görevlileri bu şikayeti çok abartmış olacaklar ki,karakola çağırıp hırpalayıp dövdüler.O zamanların şartlarında nezrathanelere,dam deniyordu.Yani binek hayvanlarının bağlandığı,barındığı alanlar.Bit ,pire,örümcek,fare,akrep ve pislik çok oluyordu.Böyle damlara düşenlere,mapus deniyordu.Yatacak yer yok,pencere yok,başını koyacak taş dahi yoktu.Ali'yi fazla durdurmadılar,ailesine haber salıp çıkardılar.Ali ayağa kalkıp yürüyemiyordu.Suszörenli tanıdıklarından kağnı temin edildi,bir gerinin üzerine yatırılarak eve getirildi.

KIR ÜMMET VE KARDEŞİ GECE KÖY ODASINDAN KAÇIRILIYOR

Kör İbrahim,Dırgınoğlu isminde bir eşkiyaya giderek yeğeni Ali'yi teslim etmiştir.Dırgınoğlu,Erice Çiftliğinde iki kişiyi vurup,Bulkaz Dağ'ına çıkmıştır.Dırgınoğlu denmesinin nedeni;babasının lakabı öyle olduğu içindir.Asıl adı Mustafa'dır.Dırgınoğlu ile adamı;Kirzat,Ali yanlarında olduğu haldeköye gelerek Kır Ümmet ve kardeşini köy odasında yakalayıp,Hacım bağlarının yanında,Umar ve kardeşine biniyorlar.Enselerine,sırtların kazıkla vura vura tarlada boş bir saban bularak,öküz gibi koşturtup,çift sürdürerek işkence ettiler.Sabaha karşı Kır Ümmeti kesiyorlar.Kardeşin kesmeyip kırk altın fidye karşılığı yemin ettirerek salıyorlar.Kardeşi kırk altını anlaştıkları kişiye teslim ediyıor.NOT:Kepez-Koca Çeşmenin alt tarafında bıçak biledikleri,kestikleri taş yakın tarihlere kadar duruyordu.

           BU OLAYDAN SONRA

Bu olaydan sonra babası tarafından Salihli taraflarına gönderiliyor.Ali 1 yıl kadar Salihli'de durduktan sonra gizlice baba ocağına dönüyor.Babası O'nu Bulkaz Dağlarında dolaşan,Dırgınoğluna teslim ediyor.İki yıl Dırgınoğlu ile dağlarda geziyor.Daha sonra Banaz-Ovacık taraflarında arkadaş buluyor,o çevrelerde dolaşmaya başlıyor.Elmadağı-Erice Ova yaylasında dolaşıyor,sürekli yer değiştiriyor.Erice Ova taraflarında saklandığı barınaklar hala duruyordur.O zamanlarda gerek Murat Dağı.gerekse Elma Dağı yaylalarında o kadar çok eşkiya vardı ki,yörükler ve köylüler bıkmışlardı.Devlet yoktu,sadece öşür,aşar ve asker toplarken vardı.Halkın Allah'tan başka güveneceği bir şey yoktu.Mağaralarda aylarca traş olmamış,saçı sakalına karışmış,bitlenmiş,insanlıktan çıkmış,sürü ile mahkum dolaşıyordu.Gasp,soygun,kadın ve çocuk kaçırma almış başını gidiyordu.

OVACIK KÖYÜ VE ÇEVRESİ VE ERİCE OVA YAYLALARI

Ali Efe Ovacık çevresine geldiğinde yaylaların eşkiye ile dolu olduğunu gördü.Kimselere görünmeden barınabileceği yer arıyordu.Erice Ovada barınaklar çoktu.Yontulabilir,rahatlıkla şekil verilebilir taş kütleleri,kovukları vardı.Önce kendisine böyle bir taş kütlenin içini oyarak sığınak yaptı.Dışarıdan bakıldığı zaman görmeyecekleri şekilde gizli bölümlere,silahlarını saklayacak kısımlar açtı.

Bir bahar günüydü.Yemyeşil yaylalar,pırıl pırıl güneşin altında daha da güzeldi.Serin ve güzel bir hava vardı.Yüzlerce davar sürüleri boyunlarında çan sesleri ile geziniyordu.Kula,Alaşehir,Sarıgöl,Gölmarmara,Adala,Gördes,Selendi,Eşme taraflarından gelen yörükler hep obalar kurup yerleşmişlerdi.Kara keçi kılından çadırları vardı.Hiç boş duran yoktu.Kimisi,çul,kilim,çuval,azık torbası,heybe dokuyor,kimisi de keçi kılından ip imal ediyordu.Harman zamanı köylülerin kağnı ile saman taşıdıkları kıl geri dokunması için ip oluyordu.Kendi giysilerini de elde dikiyorlardı.Herkes günlük hayatta kullanacakları eşyalarını kendileri imal ediyordu.

K.K:Recep Yörük 1944 İbrahim'in torunu Halime'nin oğlu

ALİ EFE BÜYÜK KUZU KULAK YAYLASINDA

Ali Efe Büyük Kuzu Kulağı yaylasına gelmiştir.Yine kayaların arasına bir sığınak yaparak orada gizlendi.Burada eşkiyalar obalara çok zarar veriyorlardı.Kuşluk vakti barınağından çıktı ve karnının acıktığını hissetti.Çevreye bakarken genç bir kadının saç koyup yufka açtığını gördü.Hemen oraya yöneldi.Köpekler sarmaya başlayınca kadına:"benden size zarar gelmez"dedi.Halime Hanım da "buyur ağam yufkalardan yağ sürüp ye"dedi.Ali Efe:"benim davarlarımı,sürülerimi çaldılar onların peşindeyim,başın sıkıştığında beni çağır."dedi ve yufkaları afiyetle yedi ve gitti.Halime Hanım arkasından bakakaldı.İlk kez böyle birisini görüyordu.Üstü başı temiz ve donanımlı,belinde gümüş tokalı,meşinden kemerinde el bombası asılı idi.Kuşağına sokulu tabanca ve kaması vardı.Ayaklarında gıcır gıcır meşin çizmeleri vardı.Saç sakal traşı olmuş,sarışın,uzun boylu,renkli gözlü idi.

ALİ EFE SÜRÜYE SALDIRAN EŞKİYALARDAN İKİSİNİ VURUYOR

O gün öğleden sonra İbrahim'n sürüsüne delibaşlar saldırdı.İki oğlağı sırtlayıp kaçırırlarken Halime Hanım:"Ali Efe yetiş"deyince Ali Efe barınağından fırlayıp iki eşkiyayı vurarak öldürdü.Bundan sonra İbrahim'le dost olan Ali Efe çevresinde sevilmeye başladı.Artık oba sahipleri bir hayvan kesip Ali'yi yemeğe çağırıyorlardı.Ali Efe Erice Ovadan,Ovacık,Baltalı,Comburt Köyü'ne kadar olan yaylaları koruyordu.Ali Efe yaylaları dolaşıyor,obaları ziyaret ediyor;"başınız sıkışınca  Zala Kaya'sına çıkın,beni çağırın"diyordu.Yaylalar eşkiyalardan arınmıştı.Ovacık Köyü,Ali Efe'yi baş tacı yapmıştı.Bunlar hep yörük olan ailelerdi.Ali Efe traşına çok düşkündü.Traşını geciktirmezdi,özel berberi vardı.Temizliğine çok dikkat eder,köylüler O'nu çok sevdikleri için çamaşırlarını ihmal etmez yıkarlardı.O sene kışın dört beş ayını İbrahim'in damında geçirdi.

              ÖZEL BERBERİ VARDI

Ali Efe'ye özel bir berber bulmuşlardı.Önceleri gün aşırı gelip O'nu traş ediyor,dürüst ve ağzı sıkı görünüyordu.Çevreyi ve insanlarını iyi tanıyor,rehberlik ediyordu.Kısa zamanda Ali Efe'nin gözüne girerek,yanında yamağı olarak gezmeye başladı.Ali Efe,efelik üzerine eğitim görmüş,Salihli ve Bozdağlarda yetişkin efelerin hizmetinde çok şey öğrenmiş,onların takdirini görerek efelik yemini etmişti.Bazı nüfuslu çevreler efeyi kendi hizmetlerine alarak kullanmak istiyorlardı.Ali Efe zeki bir kişi olduğu için bu tuzaklara düşmüyordu.Vakkas ismindeki yanında gezen adamı aracı yapıyorlardı.Muvaffak olamıyorlardı.Güzel kızları,kadınları üzerine gönderiyorlardı.Ali Efe kadınları"siz benim bacım,kardeşimsiniz"diyerek geri gönderiyorlardı.Ali Efe,Vakkas'ın son günlerdeki hareketlerinden hoşnut değildi.

Ovacık köylüleri,Temmuz ayının ortalarında arazilerindeki sararıp,olgunlaşmış arpaları,buğdayları orakla yolup,deste deste düzenli bir şekilde bir araya koyuyorlardı.Geceleri evlerine gitmeyip yatıyorlardı.Gece ay ışığında un helvası basıp yufkaların arasına sararak yiyorlardı.Muhabbetler,şenlikler,ıslık çalmalar,kaval,zurnaitef eşliğinde türküler söyleyerek vakit geçiriyorlardı.Bu gecelerin ağır misafiri Ali Efe oluyor,çok güzel türküler söylüyordu.

ALİ EFE'NİN VAKKAS TARAFINDAN VURULARAK ÖLDÜRÜLMESİ

Sabahın erken saatlerinde Ali Efe ile Vakkas köyün yakınlarındaki yolma tarlalarına geldiklerindeköylüler erken uyanıp işe başlamışlardı.Ali Efe,köylülere selam verdi.Hemen bir yer sofrası kurup,tarhan,bulamaç çorbası,keçi peyniri,lor,yufka,katmer koydular.Ali Efe iştahla çorbadan kaşıklamaya başladı.Boynunda muskası vardı.Bağrııktı.Köylüler işi bırakıp Ali Efe'ni çevresinde toplanmışlardı.Biraz sohbet ettikten sonra,köyden sela sesi geldi."Köyde ölen var galiba"dediler.

KUŞLUK VAKTİ KÖYLÜLER  CENAZE NAMAZINA GİDECEKLERDİ

Kuşluk vakti olmuş,köylüler cenaze namazı için işi,gücü bırakıp köye gitmeye hazırlanırken,ağacın gölgesinde duran Vakkas;"Ali Efe çek bir türkü"dedi.Bir anda hava buz gibi oldu.Ali Efe de;biz eşkiyayız ama Allahımızı kitabımızı unutmadık"dedi,ve boynundaki muskayı gösterdi.Ali Efe;"haydi cenazeye gidiyoruz"deyince,herkes de arkasından yola koyuldu.Hep birlikte cenazeye gittiler ve defin işleminin ardından geri döndüler.

Ovacık Köyünün tahmini 3-4 km kuzeydoğusunda,Gürlek Köyü ve Ovacık Köyü arasında "Sırıklı mevkii deresinin"en derin yerinde,Ali Efe durarak,tuvalet ihtiyacının olduğunu söyleyerek silahının Vakkas'a verdi.Muskasını da meşe ağacının dalına asıp ihtiyacını gördü,toparlanırken,Vakkas'ın beklediği an gelmişti.Ali Efe de son anlarını yaşıyordu.Ellerini toprakla ovup ağaç yapraklarına silerken Vakkas tetiğe birinci kez dokundu.Kurşun göğsünün ortasından delip geçerken ikinci kez göğsünün delen kurşunla dizlerinin üzerine yığılıp kaldı.Üçüncü kurşun da tam kalbine isabet etti.Olayı çevrede sürü otlatan yörükler gördü ve hemen çevreye haber saldılar.Dereli damlarından Kamburkadı'nın oğlu Vakkas,Ali Efe'nin üzerindeki değerli eşyaları alarak dözden kayboldu.

ALİ EFE VURULDUĞU YERE GÖMÜLDÜ

Köylü cenaze sebebiyle o gün işe gitmeyip,köyde kaldılar.Haberi alır almaz koştular,derenin içine indiklerinde Efe sırtını yokuşa dayamış,cansız vaziyette duruyordu.Hemen cesedini bir kağnıya koyarak,yıkayıp,kefenlediler ve vurulduğu yere defnettiler.

O zamanlar böyle olaylarda yakım olurdu.Ali Efe'nin arkasından bir çok kişi yakım yaptı.Türkülerinin hala o çevrede söyleyenler var.

RAPOR:Koyunbeyli Ali Efe'nin vurulduğu yer ve mezarının tespit edilmesi.

TARİH:08.09.2012

REHBER KİŞİLER:İsmail Çakal-1941 Ovacık Köyünde,Ahmet Şen-1941 Ovacık Köyünden

Gürlek Köyü ve Ovacık Köyü arasında,Hacı Ağa Yıkığı denilen yerde,bir çok mezar vardır.Köylüler burada yatır olduğu gerekçesiyle buradaki ağaçları kesmezlermiş.Gürlek Köyünden gelip çam keserlerken,nişanlı Mustafa Özyurt,çamın altında kalarak ölmüştür.Mezarı buradadır.

Buraya yakın Gürlek Ovacık arasında "Sırıklı mevkii derenin"en derininde,çalılık ve azadlık kısmında,mezarın olduğu kabul edilen yerde mezar bulunamamıştır.Taşkın,sel ve erezyon neticesinde sel suları ile kaybolmuştur.Dere yatak değiştirmiştir.

KEŞİF YAPAN HEYET:ABDURRAHMAN kARADAĞ(EKİP BAŞI),AHMET ÇAKAL(KILAVUZ REHBER),AHMET ŞEN(REHBER),ALİ AKÇAALAN(EMEKLİ MUHASİP)

                          DIRGINOĞLU MUSTAFA

K.K.:Mustafa Cabbar-1952 Doğumlu-Gırgınoğlu ile Samatlar Köyünden akraba.Söyleşi Tarihi:15.06.2014

Asaleten Sivaslı İlçesi Samatlar köyündendirler.Erice Çiftliğinde doğup büyümüştür.Babasının lakabı Dırgın olduğu için O'na Dırgınoğlu denilmiştir.Bunlara"Akçalar'denilmektedir.Gençlik yıllarında sakin,kimseye karışmayan bir olarak bilinmektedir.Bir gün dağdan kağnısı ile odun getirerek evinin önünde kucak kucak taşıyarak,odunluğuna istif ediyordu.O zamanlar köy odaları vardı.Kahvehanelerin yerine,köylülerin eş,dost,ahbap toplanarak,sohbet ettikleri,boş zamanlarını geçirdikleri,köyün zengin ve saygın kişilerinin kendi lakaplarını taşıyan evlerdi.Komşularından birisi Mustafa'ya seslenerek"gel artık çok yoruldun,bir kahve iç"dedi.Mustafa hiç oralı olmuyordu.Bu sefer iki kişi olup ısrarla kahve içmeye çağırdılar.Musatafa ısrarlara dayanamadı,kabul etmek zorunda kaldı.Odaya çıktığında içerisi kalabalıktı.Yer göstererek oturttular.Keşkekçi lakaplı Süleyman,elinde büyük bir cezve ile ocakta kahve yapıyordu.Kahve hazır olduğunda,ilk başta oturan Dırgınoğlu'ndan başladı kahveleri vermeye.Eline fincan verilen Dırgınoğlu,cezve ile doldurulmasını beklerken,kaynar kahve yüzüne çarpıldı.Suratı haşlanan Mustafa,can havliyle fırlayarak  Keşkekçi Süleyman'ı vurarak öldürdü.Samatlar Köyündeki otacılara tedavi oldu.Bu olaydan sonra psikolojisi bozuldu ve tam bir psikopat oldu.Bulkaz Dağlarına çıkıp,fidye alıp soygunlar yaptı.Yanındaki en güvendiği adamı,Kirzat'tı.Koyunbeyli Ali'yi onlara teslim eden Kör İbrahim'dir.

         KEYCEK ÇEŞMESİ SAMATLAR ÇİFTLİK ARASINDA

Keycek Çeşmesi Samatlar Köyünün doğusunda tahmini 3 km mesafededir.Bu çeşme o mevkinin can damarıdır.Bütün çobanlar,köylüler sürülerini,öküzünü,ineğini buradan sularlar,tarlasında çalışan rençber su ihtiyacını buradan karşılar.On binlerce küçük büyük canlılar hayatlarını bu akan su ile devam ettirirlerdi.Yaz aylarında bostanında,tarlasında yatan köylüler kirlenince temizlenme ihtiyacını buaradan giderirlerdi.Eski tarihlerde çamaşırlar evlerde yıkanmazKeycek Çeşmesinde kazan vurulur,kaynayan suya kil atılır bir tokaç ile taşın üzerinde vura vura yıkanırdı.

(Keycek Çeşmesinde Dırgınoğlu iki cinayet işlemiştir.)

               ÖLDÜRÜLEN MURAT ON BEŞ YAŞINDA İDİ

K.K.:M.Ali Özçakır-Öldürülen Murat'ın kardeşinin oğlu(Ovalılar'dan)

1933 Doğumlu

Söyleşi Tarihi:28.08.2013

M.ALİ ÖZÇAKIR İLE YAPILAN SÖYLEŞİDEN:

Murat Amcam öldürüldüğünde henüz on beş yaşında olup yeni evli idi.O gün dedem ile amcam(Ali Osman)deste çekiyorlardır.Samatlar Köyü ile Erice Çiftliği arasında Keycek Çeşmesi vardır.Dırgınoğlu Mustafa ile Koyunbeyli Ali ve yanlarında gezen kimliğini bilemediğimiz bir kişi daha olmak üzere üç kişi,kendilerine hasım olan birisini öldürmüşlerdir.Çeşmeden su içerek,öldürdükleri kişinin üzerini,kestikleri çam dalları ile örterek,gizlerken,o sırada hayvan otlatan amcam su içmeye çeşmeye yaklaştığında,rehin alınmıştır.Fidye getirilmesi için haber salınıp,öldüreceklerini söylemşilerdir.O esnada çevredeki hayvanlarını otlatan,tarlasında orakla yolma yapan,kadınlar,amcamı kurtarmak için hücum edip,taş yağmuruna tutmuşlardır.Dırgınoğlu amcamı vurarak arkadaşları ile kaçmıştır.

MURAT'IN AHI TUTUYOR,DIRGINOĞLU ÖLDÜRÜLÜYOR

Dırgınoğlu ve arkadaşları Cızık damlarında saklanıyorlardı.O zamanlar evler dam şeklindeydi.Üstü toprak örtü,pencere yerine dışarıyı gözetlemek için delikler olurdu.Saklandıkları ev dul bir kadınındı.Bir oğlu vardı.Haberi alan bu oğlan,hazırlığını yaparak,doldurma tek tüfeği ile deliğin olduğu yerde sipere durarak,Dırgınoğlu ve adamlarının gelmesini bekledi.Geldiklerini görünce tek el ateş ederek Dırgınoğlu'nu öldürmüştür.Bu iki olay aynı gün içinde olmuştur.

 

K.K.:Salih Kayacı-Emekli-95 yaşında-Saray Altı Mahallesi'nde

SALİH KAYACI İLE YAPILAN SÖYLEŞİDEN:

En Büyük atamız Saçlı İmam diye bir yörüktür.Ecdadımız Kacar yörüklerindendir.Dedemin adı Ali'dir.Babamın adı Hüseyin Ali'dir.Annemin babası Çerkez Ahmet'tir.Babam dört yaşında iken;kardeşi Salih Elmadağ'ında eşkiyalar tarafından öldürülmüştür.

Babamgil ilk olarak,Merkez Çarıkköyü yakınındaki kuytudereye yerleşmişlerdir.Muratdağı'na, Ahırdağı'na,yaylalara çıkmışlardır.Dırgınoğlu ve adamları dedem M.Ali'yi kaçırmışlardır.Yedi yerde bıçağın altına yatırmışlardır.Bulkaz Dağ'ında dedem otuz lira vermiş,daha çok istemişlerdir.Dedem babaanneme haber göndermiş,babaannem de parayı götürüp teslim etmiştir.Netice de dedemi alıp gelmiştir.Dedem M.Ali bu olaydan sonra Alaşehir tarafına kaçmıştır.Bir daha dönmeyip oralarda ölmüştür.Sürülerin başına halam geçmiştir.Davar sürüsünden başka,beş deve,seksen üç sığırı varmış.

Emirfakı Köyünde,Yörük Osman,Altıntaş Köyünde,Yörük Ali oğulları Ümmet ve Mehmet'tir.Bunlar babamın sülalesidir.1927 yılında Uşak Yörükler Mahallesi'nden ev alıp yerleşmişlerdir.